Ahmet sarayın hizmetkarlarından biri.. Yıllardır Kraliçeyi görür ve
onun göğüslerine hayran olurmuş.. Artık bir saplantı halini almış
Kraliçenin göğüslerine dokunmak.. Tüm cesaretini toplayıp haremağasına
açılmış.. - "Bana sultanın göğüslerini koklat. Ömür boyu biriktirdiğim
bin altın senin" demiş. Harem ağasının aklı yatmış bu karlı işe. Kenar
mahallelerde tanıdığı bir simyacı - büyücü karışımı bir kadın varmış.
Ona gidip bir losyon hazırlatmış ve bu losyonu, sultanın o gün banyodan
sonra giyeceği korsaya iyice sürmüş. Sultan çıplak tenine korsayı
takınca, losyon etkisini hemen göstermiş. Göğüsleri yangın yeri gibi
yanmaya başlamış. Saray doktorları merhemlerle, ilaçlarla çare
bulamamışlar. Sultan acıdan, kaşıntıdan, yanmadan ölecek. Harem ağası
ortaya çıkmış ve padişaha "Saray hizmetkarlarından Ahmet, derdinize
derman olabilir. Onun salyası, herşeye iyi geliyor. Tek çare, Ahmed'in
dili. Kraliçemizi ancak o kurtarır, eğer siz izin verirseniz" demiş.
Padişah çaresiz çağırmış Ahmet'i hareme. Ahmet bir saate yakın sultanla
yalnız kalıp muradına ermiş. Ne var ki söz verdiği halde 1000 altını
harem ağasına vermeye yanaşmamış. "Bu olayı açıklarsan ikimizin de
kellesi gider. Bunu göze alamazsın. Hadi bakalım, çek arabanı" demiş,
haremağasına. Çok kızmış harem ağası.. Öyle kızmış ki.. Ertesi gün aynı
yakıcı losyonu padişahın, banyodan sonra giyeceği donuna iki kat
sürmüş...